7 Ağustos 2008 Perşembe

Yüksek Eğitim ve Yüksek Siyaset


Hürriyet'in bugünkü haberine göre Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül tarafından gerçekleştirilen son rektör atamalarına TUSİAD tepki göstermiş ve üniversitelerin siyaaetten uzak tutulması gerektiği konusunda bir görüşü savunmuş. Yıllardır bu görüşü pek çok konusunda uzman kişi pek çok kez tekrarlamıştır fakat bugüne değin bu konuda bir reform yapılması hemen hiçbir zaman öngörülmedi. Geldiğimiz noktada, yıllar önce üniversitelerdeki siyasallaşmanın önüne geçmesi için kurulmuş YÖK, siyasallaşmanın odağı ve sorunun tam da merkezi haline geldi.

Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesini savunan, yargıya eleştiriler saçarken halkın oylarının üstünde bir güç olamayacağını savunan zihniyet; en çok oy alan rektörleri deyim yerindeyse "patır patır" eledi. Bu kurumlar yetkilerini kullanmış olsalar bile geçmişteki sözleriyle tezat içerisinde olmadıklarını iddia edemezler. Hele hele yapılan atamalar sonucunda İTÜ'de istifa eden hocaları asla izah edemezler.



Ayrıca geçmişte bu sistemi savunmakta ısrar eden, varolan bu sistemden nemalanan, benzer demokrasi dışı hamleleri farklı amaçlarla yapan kurum ve kişilerin de bugün demokrasi söylemlerinde bulunmasını en özenli tabirle "komik" buluyorum. Bu insanlar gerçek anlamda demokratik bir yükseköğretimi isteyenlere köstek olmaktan öteye geçemiyorlar.
Hep uzlaşma kültüründen uzak olma ve yetkileri muhalefette eleştirip, iktidarda kullanma gibi bir hastalığımız var toplum olarak. Bu hastalıktan kurtulmadığımız sürece bugün siyasal olduğu için zarar görmüş her sistem iflas etmeye mahkum.




Üniversite gibi kurumların Avrupa'da Amerika'da nasıl yönetildiğine bakmadan işin içinden çıkmak zor gibi. Olumlu ve modern örnekler de yanıbaşımızda dururken bu ısrar nereye kadar sürecek bunu merak ediyorum. Bilim değil sorun üreten üniversitelerin durumu ortada. Giderek batan bir gemide kaptanın kim olacağını tartışıyoruz. Halbuki gemi batıyor.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9606421.asp?gid=229&sz=8722



Hiç yorum yok: