Türkiye'nin 30 yıl geriye gidip yeniden geldiği bir gün. Bir hesaplaşma mıdır yoksa tekerrür mü? Bir "Meydan" kavgası içerisinde bulunabilmeyi ve hatta bunu günün konusu yapabilmeyi başarabilmek hem siyasiler, hem bürokratlar hem de sendika liderleri için kolay olmasa gerek. Zira Taksim Meydanında bu eylemin gerçekleşmesi için yapılan inat ne kadar anlamsız ise, her biriken 3-5 kişi için biber gazı sıkmak, hastanedeki çocuğu etkisiz hale! getirmek de o kadar anlamsız.
Güzel ülkem bu 1 Mayıstan ancak kötü bir tecrübe kazanmıştır. Tabii onu da değerlendirebilirse. Görünüşe bakılırsa gelecek yıl için de sendika liderleri Taksim sevdasındalar. Peki bürokratlar? Polis? Aralarından bazılarına göre zaten pek de bir sorun yok devlet adına. Yerde oturan kadının suratında patlayan polis tekmesi, hastane önüne atılan anlamsız gaz bombaları (daha sonra polisin bu gaz bombasını atmadığı ve düşürdüğü belirtilmiştir), sanki bir savaş varmışçasına "coşkulu" tedbir alan emniyet güçleri.
Sadece bir varsayım yeterli olurdu halbuki. Düşünün sadece. Bir türban mitinginde benzeri kareleri. İster türbana karşı bir grup olun ister taraftar, yine de konu türban olunca dayak yemezdiniz. Böylesine helak durumlara düşmezdiniz. Hemen hemen hiç bir konudaki eylem, hükümete muhalif olsa bile bu kadar sert tepki görmemişti. Hatırda kalan hiçbir eylem bu denli inatlaşmayı yaratmamıştı.
Böylesine eylemleri gördükten sonra tutup da Avrupa'lı olabileceğimizi iddia etmek gerçekten zor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder